Anlaşmalı Boşanma Davası Hakkında Bilgi Bülteni
- ozhelvacihukuk
- 15 Nis
- 5 dakikada okunur
A. Giriş
Evlilik birliğini sürdürmenin mümkün olmadığı durumlarda, eşlerin karşılıklı olarak tüm hususlarda uzlaşarak yollarını ayırması en sağlıklı ve pratik çözüm yoludur. Anlaşmalı boşanma davası; çekişmeli süreçlerden uzak, tarafların iradelerine dayalı ve çok daha kısa sürede sonuçlanan bir yargı yoludur. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca düzenlenen bu dava türü, tarafların sadece evliliklerini değil, aynı zamanda çocukların velayeti, mal paylaşımı, nafaka ve tazminat gibi önemli konuları da birlikte çözüme kavuşturmasını sağlar. Bu bilgi bülteniyle, anlaşmalı boşanma davasının dayandığı yasal zemini, süreçte dikkat edilmesi gereken aşamaları ve tarafların rolünü tüm yönleriyle ele alacağız.
B. Yasal Dayanak ve Şartları
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrasına göre, evlilik birliği en az 1 yıl sürmüşse, eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi hâlinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilir. Bu durumda hâkim, eşleri bizzat dinleyerek iradelerinin özgürce açıklandığına kanaat getirirse ve çocuklar ile ilgili düzenlemeleri uygun bulursa boşanmaya karar verebilir.
Anlaşmalı boşanma davası için herhangi bir zamanaşımı süresi yoktur. Ancak davanın, taraflarca hazırlanan protokol ve dilekçeyle birlikte açılması gerekir.
· Evliliğin En Az 1 Yıl Sürmüş Olması: Anlaşmalı boşanma davasının açılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi gereği evliliğin resmi nikâh tarihinden itibaren en az bir yıl geçmiş olması şarttır. Bu süre, evliliğin istikrar kazanması açısından aranan bir alt sınırdır. Süre henüz dolmamışsa taraflar anlaşmalı değil, yalnızca çekişmeli boşanma yoluna başvurabilirler.
· Tarafların Birlikte Mahkemeye Başvurması veya Bir Eşin Açtığı Davayı Diğerinin Kabul Etmesi: Anlaşmalı boşanma yalnızca tarafların karşılıklı rızasıyla gerçekleşebilir. Bu nedenle ya eşler birlikte boşanma davası açmalı ya da eşlerden biri tarafından açılan davayı diğer eş, duruşmada kabul ettiğini açıkça beyan etmelidir. Aksi halde mahkeme, anlaşmalı boşanma hükümlerini uygulayamaz ve dava çekişmeli boşanma usulüne dönüşebilir.
· Taraflar Arasında Düzenlenmiş ve İmzalanmış Bir Anlaşmalı Boşanma Protokolü: Dava dilekçesiyle birlikte veya duruşma gününe kadar mahkemeye sunulmak üzere, eşlerin nafaka, velayet, mal paylaşımı, tazminat, kişisel eşyaların iadesi gibi konularda uzlaştıklarını gösteren yazılı bir protokol hazırlamaları gerekir. Bu belge taraflarca bizzat imzalanmalı ve protokol içeriği açık, uygulanabilir, karşılıklı hak ve yükümlülükleri kapsayıcı şekilde düzenlenmelidir.
· Eşlerin Duruşmada Bizzat Hazır Bulunmaları ve Serbest İradelerini Açıklamaları: Anlaşmalı boşanma davası, tarafların özgür iradeleriyle verdikleri beyana dayandığından, her iki eşin de duruşmaya bizzat katılması ve boşanma konusunda iradelerini mahkeme huzurunda açıklamaları zorunludur. Taraflar avukatla temsil edilseler dahi, duruşmada bulunmamaları halinde boşanma gerçekleşemez. Hâkim, beyanların herhangi bir baskı ya da zorlama altında verilmediğini değerlendirerek karar verir.
· Mahkemenin, Protokol Hükümlerini Özellikle Çocukların Menfaati Açısından Uygun Bulması: Hazırlanan protokolde yer alan düzenlemelerin, özellikle velayet ve çocukla kişisel ilişki kurulması gibi konularda, çocuğun üstün yararına aykırılık taşımaması gerekir. Mahkeme, bu tür maddeleri re’sen inceleyerek çocuğun korunması açısından yetersiz ya da sakıncalı bulursa, ilgili hükmü reddedebilir ve tarafların protokolü yeniden düzenlemelerini isteyebilir. Hakim onay vermedikçe anlaşmalı boşanma hükmü kurulamaz.
Tarafların mahkeme huzurunda özgür iradeleriyle boşanmak istediklerini beyan etmeleri gerekir. Hakim, tarafların tehdit veya baskı altında olup olmadığını bizzat değerlendirir.
C. Dava Açma Usulü ve Taraflar
Anlaşmalı boşanma davalarında taraflar çoğunlukla birlikte davacı sıfatıyla hareket ederler. Bu, her iki eşin de evlilik birliğinin sona erdirilmesi konusunda hemfikir olduklarını ve boşanma iradelerini karşılıklı olarak ortaya koyduklarını gösterir. Ancak uygulamada, eşlerden yalnızca biri davacı, diğeri ise davalı olarak gösterilerek dava açılması da mümkündür. Bu durumda davalı eş, açılan boşanma davasını duruşma günü mahkeme huzurunda kabul ettiğini açıkça beyan etmek zorundadır. Bu beyan, anlaşmalı boşanmanın temel koşullarından biri olan irade birliğini sağlar.
Dava açılırken hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolü, dava dilekçesi ile birlikte mahkemeye sunulmalıdır. Bu protokol, eşlerin evlilik birliğini sona erdirdikten sonra karşılıklı hak ve yükümlülüklerini nasıl düzenleyeceklerine ilişkin bir uzlaşı belgesidir. Mahkeme hem tarafların beyanlarını hem de bu protokolü inceleyerek boşanmanın ve protokol hükümlerinin uygun olup olmadığını değerlendirir.
Taraflardan birinin, dava devam ederken vefat etmesi durumunda, anlaşmalı boşanma davası kendiliğinden sona erer. Çünkü anlaşmalı boşanma, yalnızca eşlerin sağ oldukları sürece ve kendi özgür iradeleriyle sürdürülebilecek bir dava türüdür. Eşlerden birinin ölümüyle artık evlilik birliği kendiliğinden sona ermiş sayılır. Bu durumda, boşanma hükmü verilmeden önce ölüm gerçekleşmişse dava konusuz hale gelir ve mahkeme dosyayı karar verilmesine yer olmadığına dair hükümle kapatır.
Ayrıca, taraflardan birinin ölümünden sonra mirasçılar bu davayı sürdüremez. Sağ kalan eş hakkında boşanma sebepleri ileri sürülemez ya da kusur isnadında bulunulamaz. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma davalarında ölüm durumunun doğurduğu sonuçlar, çekişmeli boşanma davalarından farklılık arz eder. Anlaşmalı boşanma kişiye sıkı sıkıya bağlı bir dava türü olduğundan, yalnızca eşlerin bizzat iradeleriyle yürütülebilir ve sonuçlandırılabilir.
D. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Anlaşmalı boşanma davalarında, davanın hangi mahkemede açılacağı hususu hem görevli hem de yetkili mahkeme kuralları çerçevesinde belirlenir. Bu tür davalarda görevli mahkeme, açıkça aile mahkemesi olarak düzenlenmiştir. Ancak her yargı çevresinde ayrı bir aile mahkemesi kurulu olmayabilir. Bu durumda, aile mahkemesi kurulmamış olan yerlerde, asliye hukuk mahkemeleri, aile mahkemesi sıfatıyla boşanma davalarına bakmakla yükümlüdür. Mahkeme tensip tutanağında bu durum açıkça belirtilir.
Yetki bakımından ise, anlaşmalı boşanma davalarında eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri veya tarafların evlilik birliğinin son altı ayı boyunca birlikte ikamet ettikleri yer mahkemesi yetkilidir. Bu kapsamda;
Taraflar birlikte başvuruyorsa, her iki eşin yerleşim yerinden biri tercih edilebilir.
Evlilik birliğinin fiilen sona ermesinden önce tarafların en son birlikte yaşadığı konutun bulunduğu yer de yetkili mahkeme sayılır.
Bu düzenleme, taraflara coğrafi olarak uygun olan mahkemeyi seçme imkânı sunar. Ancak mahkeme, tarafların dilekçesinde belirtilen yerin yetkili olduğunu re’sen denetler; yetkisiz mahkemede açılan dava usulden reddedilebilir.
E. Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Yer Alması Gereken Temel Unsurlar ve Hukuki Sonuçları
Anlaşmalı boşanma davasının temel dayanağı, tarafların karşılıklı iradeleriyle hazırlayıp imzaladıkları anlaşmalı boşanma protokolüdür. Bu protokol yalnızca boşanma iradesini değil, boşanmanın feri sonuçlarına ilişkin tüm uzlaşmaları da içermelidir. Taraflar evlilik birliğini sona erdirirken, maddi ve kişisel ilişkilerini nasıl düzenleyeceklerini de açık ve kesin şekilde ortaya koymalıdır.
· Mal Rejiminin Tasfiyesi (Mal Paylaşımı ve Tapu Devri): Taraflar arasında edinilmiş malların paylaşımına ilişkin açık hükümler yer almalıdır. Protokolde örneğin hangi taşınmazın kime bırakılacağı, tapu devrinin ne zaman ve nasıl gerçekleştirileceği gibi konular yazılı şekilde düzenlenmelidir. Eğer tapuya konu taşınmazların devrine ilişkin hüküm içeriyorsa, bu protokole dayanılarak boşanma sonrası tapu iptali ve tescil davası açılabilir. Uygulamada bu tür davalarda maktu harç alınmaktadır, yani davanın değerine göre değil, sabit bir ücret üzerinden yargılama harcı hesaplanır. Ancak dikkat edilmelidir ki, protokolde mal rejimiyle ilgili netlik yoksa ya da bu konu sonradan uyuşmazlığa neden olursa, taraflar çekişmeli yargıya yönelmek zorunda kalabilir.
· Velayet, İştirak Nafakası ve Yoksulluk Nafakası: Ortak çocukların velayetinin hangi eşe bırakılacağı açıkça belirtilmelidir. Ayrıca velayet hakkı diğer eşe bırakılmamışsa, bu eşin çocuğa yapacağı katkı olan iştirak nafakası miktarı da net bir şekilde protokole yazılmalıdır. Taraflardan biri boşanma sonucunda yoksulluğa düşecekse, diğer eşten talep edeceği yoksulluk nafakası da açıkça belirlenmelidir. Miktar, ödeme şekli ve süresi gibi unsurlar yazılı şekilde düzenlenmelidir.
· Kişisel Münasebet (Ziyaret Hakkı): Velayet hakkı kendisinde olmayan eşin çocukla hangi günlerde, hangi saat aralıklarında ve ne şekilde kişisel ilişki kuracağı da mutlaka detaylandırılmalıdır. Ziyaret günü, süresi, teslim şekli gibi konular net biçimde yer almalıdır. Özellikle dini bayramlar, resmi tatiller ve yaz tatili gibi özel dönemler için ayrı düzenleme yapılması uygulamada faydalı olmaktadır.
· Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri: Taraflar boşanma sürecinde birbirlerine karşı maddi ve/veya manevi tazminat talebinde bulunmuşlarsa, bu hususların varlığı, miktarı ve ödeme şekli protokolde yer almalıdır. Tazminat konusunda anlaşma sağlanamamış veya protokole hiç yer verilmemişse, bu durum dava sürecini etkileyebilir ve mahkeme çekişmeli boşanma yargılamasına geçilmesine karar verebilir.
Mahkeme, anlaşmalı boşanma protokolünü inceledikten sonra, eksik, belirsiz veya çocuğun yüksek yararına aykırı bulduğu hususlar varsa, tarafları protokolü yeniden düzenlemeleri konusunda uyarabilir. Ancak taraflar yeniden uzlaşamaz ve protokolü tamamlayamazlarsa, dava çekişmeli boşanma davasına dönüşebilir. Bu durumda, taraflar arasında tam mutabakat sağlanamadığı kabul edilir ve dava uzayan, delil sunulması gereken klasik boşanma davası haline gelir.
F. Sonuç
Anlaşmalı boşanma, eşlerin medeni bir biçimde ayrılmalarını sağlayan, pratik ve zaman tasarrufu sağlayan bir dava türüdür. Ancak her ne kadar taraflar arasında mutabakat sağlanmış olsa da, bu sürecin hukuken sağlıklı ilerleyebilmesi adına, boşanma protokolünün dikkatle hazırlanması ve usulüne uygun bir şekilde mahkemeye sunulması önemlidir. Taraflar, çocukların menfaati ve geleceği açısından gerekli düzenlemeleri önceden kararlaştırmalı, duruşmada bizzat hazır bulunarak süreci desteklemelidir. Bu tür davalarda bir avukattan destek almak, sürecin sağlıklı ve hızlı tamamlanmasını kolaylaştıracaktır
Saygılarımızla,
Özhelvacı & Partners.
Comments