Çekişmeli Boşanma Davası Hakkında Bilgi Bülteni
- ozhelvacihukuk
- 17 Nis
- 6 dakikada okunur
A. Giriş
Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve tarafların evliliği sürdürmesinin artık mümkün olmadığı durumlarda, boşanma kaçınılmaz hale gelebilir. Tarafların boşanmanın koşulları üzerinde (nafaka, velayet, tazminat, mal paylaşımı vb.) uzlaşma sağlayamaması halinde ise süreç, çekişmeli boşanma davası olarak yürütülür. Bu dava türü, taraflar arasında süregelen anlaşmazlıkların yargı kararıyla çözümlenmesini hedefleyen, daha uzun ve ihtilaflı bir yargılama sürecini ifade eder. Türk Medeni Kanunu’nun 161 ve devamı maddelerinde düzenlenen çekişmeli boşanma davaları, yalnızca evliliğin sona erdirilmesini değil; aynı zamanda taraflar arasında ortaya çıkan tüm fer’i taleplerin de mahkeme huzurunda karara bağlanmasını kapsar.
İşbu bilgi bülteninde, çekişmeli boşanma davalarının yasal dayanaklarını, yargılama sürecinin aşamalarını ve tarafların bu süreçte dikkat etmesi gereken hususları kapsamlı şekilde ele alacağız.
B. Boşanma Sebepleri ve Hukuki Dayanakları
Türk Medeni Kanunu, evlilik birliğinin sona ermesine neden olabilecek durumları özel ve genel boşanma sebepleri olarak iki ana başlık altında düzenlemiştir. Her bir sebep, farklı ispat yükü ve yargılama esasları içermekte olup, tarafların dava açma hakkı, hak düşürücü süreler ve affetme halleri gibi önemli hukuki sonuçlar doğurur. Aşağıda, çekişmeli boşanma davalarında ileri sürülebilecek yasal boşanma sebepleri açıklanmıştır:
· Zina Sebebiyle: Eşlerden biri evlilik devam ederken sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek zina ederse, diğer eş bu nedene dayanarak boşanma davası açabilir. Zina, özel bir boşanma sebebi olup, öğrenmeden itibaren 6 ay, fiilin gerçekleşmesinden itibaren ise en geç 5 yıl içinde dava açılmalıdır. Zina affedilmişse dava hakkı düşer.
· Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle: Eşlerden biri diğer eşin hayatına kasteder, ona fiziksel veya psikolojik şiddet uygular ya da ağır onur kırıcı bir davranışta bulunursa boşanma davası açılabilir. Bu da özel bir boşanma sebebidir ve aynı şekilde öğrenmeden itibaren 6 ay, olaydan itibaren 5 yıl içinde dava açılmalıdır. Affeden eş bu sebebe dayanarak dava açamaz.
· Küçük Düşürücü Suç İşleme veya Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle: Eşlerden biri, evlilik birliğini zedeleyecek şekilde yüz kızartıcı bir suç işler veya toplumca ahlaka aykırı kabul edilen haysiyetsiz bir yaşam tarzını sürekli hale getirirse, diğer eş bu sebeplere dayanarak boşanma talebinde bulunabilir. Bu tür fiillerin evlilik devam ederken ve süreklilik arz edecek şekilde gerçekleşmiş olması gerekir.
· Terk Sebebiyle: Eşlerden biri evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla ortak konutu terk eder ve en az 6 ay boyunca geri dönmezse, ihtar şartıyla terk edilen eş boşanma davası açabilir. Dava açılabilmesi için terk olgusunun devam etmesi ve mahkeme veya noter ihtarının sonuçsuz kalması gerekir.
· Akıl Hastalığı Sebebiyle: Eşlerden biri evlilik birliğini sürdürmeyi imkânsız kılacak derecede akıl hastası ise ve bu durum resmi sağlık kurulu raporuyla belgelenirse, diğer eş boşanma davası açabilir. Bu durumda hastalığın geçici değil, kalıcı ve evliliği sürdürmeye engel nitelikte olması gerekir.
· Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması, Şiddetli Geçimsizlik Sebebiyle: Taraflar arasında süregelen geçimsizlik, saygı ve güven kaybı, iletişimsizlik ya da sürekli tartışmalar gibi nedenlerle evlilik birliği temelinden sarsılmışsa, genel boşanma sebebine dayanarak dava açılabilir. Hakim, evliliğin sürdürülmesinin eşler için artık mümkün olmadığını kanaat getirirse boşanmaya karar verir.
C. Yargılama Usulü
Çekişmeli boşanma süreci, evlilik birliğinin sona erdirilmesine ilişkin taraflar arasında uzlaşma sağlanamayan durumlarda başvurulan ve mahkeme nezdinde detaylı bir yargılama sürecini içeren hukuki bir süreçtir. Bu süreçte, taraflardan birinin aile mahkemesine sunduğu ve boşanma talebinin hukuki gerekçeleri ile birlikte nafaka, velayet, tazminat ve mal paylaşımı gibi boşanmanın fer’i taleplerini içeren bir dava dilekçesi ile başlar. Dilekçede öne sürülen iddiaların somut vakalarla desteklenmesi ve hukuki dayanaklarının açıkça belirtilmesi gerekir.
Dava dilekçesi, karşı tarafa tebliğ edilmekle birlikte davalı tarafın iki hafta içerisinde cevap dilekçesi sunma yükümlülüğü doğar. Takip eden süreçte, yazılı yargılama usulü gereğince taraflar en fazla dört dilekçeyle (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi) iddia ve savunmalarını ortaya koyar. Her iki taraf da bu aşamada delillerini sunmalı; tanıklar, belgeler, bilirkişi talepleri ve diğer ispat vasıtaları açıkça belirtilmelidir.
Ardından gelen ön inceleme duruşması, davanın yol haritasını çizen kritik bir safhadır. Mahkeme, usul ve şekil yönünden eksiklikleri değerlendirir, tarafları sulh olmaya teşvik eder ve uyuşmazlık konularını somutlaştırarak tahkikat aşamasına geçişi sağlar. Tahkikat ise, işin esasına girildiği, delillerin toplandığı, tanıkların dinlendiği, bilirkişi raporlarının alındığı ve hakikatin ortaya çıkarılmaya çalışıldığı en dinamik aşamadır. Bu süreçte hâkim, tarafların ileri sürdüğü her iddiayı maddi gerçeklik çerçevesinde değerlendirir.
Toplanan deliller ışığında hâkimin takdir yetkisi devreye girer. Hakim, tarafların kusur durumunu, çocuk varsa velayetle ilgili en uygun çözümü, nafaka ve tazminat taleplerinin isabetini değerlendirirken hem yasal sınırlar hem de vicdani kanaati doğrultusunda hareket eder. Mahkemenin nihai amacı, adaletli ve dengeli bir karar tesis etmektir. Bu karar, yalnızca evliliğin sona erdirilmesiyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda boşanmanın sonuçlarını da kapsayan kapsamlı bir hüküm niteliği taşır.
Mahkemece verilen karar taraflara tebliğ edilir ve bu tarihten itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf incelemesi, bölge adliye mahkemesi tarafından hem maddi hem hukuki yönden yapılır. Kararın onanması, bozulması veya düzeltilerek kabulü mümkündür. Bölge adliye mahkemesinin kararına karşı, koşulların oluşması hâlinde Yargıtay nezdinde temyiz yoluna başvurulabilir. Bu aşama tamamlandığında hüküm kesinleşir ve uygulamaya geçer. Böylece, çekişmeli boşanma davası hem bireysel hem de hukuki bir sürecin sona erişiyle tamamlanmış olur.
D. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Çekişmeli boşanma davalarında görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Ancak, aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde bu davalara asliye hukuk mahkemeleri, aile mahkemesi sıfatıyla bakar. Bu düzenleme, aile yapısına özgü uyuşmazlıkların uzmanlaşmış mahkemelerde daha etkin ve hızlı bir şekilde çözümlenmesini amaçlamaktadır.
Yetkili mahkeme ise, Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesi uyarınca belirlenir. Buna göre, dava davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi, eşlerin dava tarihinden önce birlikte son altı ay boyunca oturdukları yer mahkemesinde de açılabilir. Taraflar bu iki yetkili mahkemeden birini tercih edebilir.
E. Boşanma Davasında Talep Edilebilecek Fer’i Haklar
Çekişmeli boşanma davalarında yalnızca evliliğin sona erdirilmesi değil; boşanmanın doğuracağı hukuki sonuçların da kapsamlı şekilde ele alınması gerekir. Tarafların talepleri doğrultusunda mahkeme, nafaka, velayet, tazminat ve mal rejiminin tasfiyesi gibi birçok konuda karar verir. Bu tür talepler, “fer’i nitelikte” olup, boşanma davasının asli unsurlarıyla birlikte değerlendirilir. Aşağıda bu haklar ayrı başlıklar halinde açıklanmıştır:
E.1.Nafaka Talepleri
Boşanma davası süresince ve sonrasında taraflar çeşitli nafaka türlerine başvurabilir:
· Tedbir Nafakası: Boşanma davası devam ederken, ekonomik açıdan zayıf olan eş ve varsa çocuklar için geçici olarak hükmedilen nafakadır. Talep üzerine ya da hâkimin re’sen takdiriyle bağlanabilir.
· Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonucunda yoksulluğa düşecek olan taraf lehine, diğer eşin kusuru daha ağır olmak şartıyla hükmedilen sürekli ya da belirli süreli nafakadır. Bu nafakanın bağlanabilmesi için, talep edenin boşanma sonucunda ciddi ekonomik kayba uğrayacağı ispatlanmalıdır.
· İştirak Nafakası: Velayeti kendisine bırakılmayan eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılımını sağlamak amacıyla ödediği nafakadır. Bu nafaka çocuğun reşit olmasına kadar devam eder.
E.2. Maddi ve Manevi Tazminat
Boşanma kararıyla birlikte, kusurlu eşten maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmak mümkündür:
· Maddi Tazminat: Boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen eş, kusurlu taraftan tazminat talep edebilir. Özellikle ev hanımı olan ya da kariyerinden feragat eden eşler açısından önem taşır.
· Manevi Tazminat: Boşanma sürecinde kişilik hakları saldırıya uğrayan (aşağılama, aldatma, şiddet, itibarsızlaştırma gibi nedenlerle) eş, duyduğu elem ve ızdırabın karşılığı olarak manevi tazminat talep edebilir. Kusur oranı ve olayın ağırlığı dikkate alınır.
E.3. Velayet Hakkı ve Çocukla Kişisel İlişki
Boşanma davasında en önemli konulardan biri çocuğun velayetidir. Mahkeme, çocuğun üstün yararını esas alarak, velayeti taraflardan birine verir. Kararda; çocuğun yaşı, tarafların ebeveynlik yeterliliği, eğitim ve yaşam koşulları, çocuğun psikolojik durumu değerlendirilir. Velayet kendisine verilmeyen taraf ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına da karar verilir. Görüşme günleri, bayram tatilleri ve yaz dönemleri detaylı biçimde düzenlenebilir.
E.4. Mal Rejiminin Tasfiyesi
Boşanma halinde tarafların evlilik süresince edindiği malların paylaşımı da gündeme gelir. 2002 yılından sonra yapılan evliliklerde yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bu çerçevede; tarafların birlikte edindiği mallar, katkı oranları, kişisel mal ve edinilmiş mal ayrımı mahkeme tarafından belirlenerek tasfiye edilir. Mal rejimi talepleri boşanma davasıyla birlikte ya da boşanma kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile ileri sürülebilir.
Tüm bu fer’i taleplerin dikkatli bir şekilde yapılandırılması, gerekçelendirilmesi ve delillendirilmesi, çekişmeli boşanma davalarında tarafların geleceğini doğrudan etkileyen unsurlardır. Bu nedenle dava dilekçesi hazırlanırken ve yargılama sürecinde uzman hukuki destek almak büyük önem taşır.
F. Sonuç
Çekişmeli boşanma davaları, yalnızca eşler arasındaki evlilik birliğinin sona ermesini değil; aynı zamanda çocukların velayeti, mal paylaşımı, nafaka ve tazminat gibi pek çok önemli hukuki konunun da kapsamlı biçimde ele alınmasını gerektirir. Bu süreçte duygusal gerilimlerin yanı sıra, hukuki karmaşıklıklarla da karşılaşmak mümkündür. Tarafların hak ve menfaatlerinin tam anlamıyla korunabilmesi, sürecin usule uygun ve adaletli şekilde yürütülmesi açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, her bir aşamanın dikkatle takip edilmesi, delillerin eksiksiz sunulması ve sürecin profesyonel bir bakış açısıyla yönetilmesi gerekir. Deneyimli bir avukat eşliğinde yürütülen davalar, hem taraflar için daha az yıpratıcı olur hem de hukuki sonuçların güvence altına alınmasını sağlar.
Saygılarımızla,
Özhelvacı & Partners.
Comments