top of page
Ara

Ortaklığın Giderilmesi Davası Hakkında Bilgi Bülteni

Yazarın fotoğrafı: ozhelvacihukukozhelvacihukuk

A.     Giriş

Ortaklığın giderilmesi, hukuk sistemimizde paydaşlı veya elbirliği ile mülk sahibi olan kişiler arasındaki ortaklığı sona erdirerek her paydaşa bağımsız bir mülk sahibi olma imkânı tanıyan bir hukuki mekanizmadır. Bu düzenleme, mülk sahiplerinin arasındaki ihtilafları çözmek ve ortak mülkün bölüştürülmesi yoluyla tarafların bireysel tasarruf hakkını kullanabilmesini sağlamak amacını taşımaktadır. Paydaşlık durumunun devamı, taraflar arasında hukuki, ekonomik ve sosyal sorunlara neden olabileceği için, ortaklığın giderilmesi davası çoğu zaman zorunlu bir çözüm olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda, ortaklığın giderilmesi davası mahkemeler tarafından iki temel yöntemle sonuçlandırılır: aynen taksim ve satış yoluyla taksim.

Aynen taksim yöntemi, mülkün fiilen bölünerek her paydaşa bağımsız birer bölüm verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Ancak bu yöntem, mülkün niteliğinin bölünmeye elverişli olmasını gerektirmektedir. Elverişli olmadığı durumlarda ise satış yoluna gidilir ve mülkün değeri üzerinden satılmasıyla elde edilen gelir, pay oranlarına göre paydaşlar arasında dağıtılır. Ortaklığın giderilmesi davası, paydaşların kendi aralarında anlaşamaması veya malın kullanımına ilişkin bir uzlaşıya varılamaması halinde bir zorunluluk haline gelmektedir. Mahkeme tarafından verilen kararlar hem paydaşların haklarının korunmasını hem de ortak mülkün ekonomik değerinin sürdürülmesini amaçlamaktadır. İşbu bilgi bültende, ortaklığın giderilmesi davalarına ilişkin temel kavramlar, dava açma süreçleri, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, ispat yükünün dağılımı gibi önemli konular ayrıntılı olarak ele alınacaktır.


B.      Ortaklığın Giderilmesi Kavramı

Ortaklığın giderilmesi, paydaşlar arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkları sona erdirmek ve mülkün paydaşların bireysel tasarrufuna sunulması amacıyla mahkeme tarafından gerçekleştirilen bir hukuki işlemdir. Ortaklık, paydaşlı mülk sahibi olmanın gerektirdiği ortak karar alma zorunluluğu sebebiyle çoğu zaman ihtilaflara yol açabilmektedir. Bu tür ihtilafların çözülmesi ve mülkün daha etkin bir şekilde değerlendirilmesi amacıyla, ortaklığın giderilmesi davası öne çıkmaktadır. Bu davalar, paydaşların haklarının korunması ve mülkün ekonomik değerinin sürdürülmesi açısından kritik bir rol oynamaktadır.

Ortaklığın giderilmesi davası, genel olarak iki yöntemle sonuçlandırılır. Birinci yöntem olan aynen taksim, mülkün fiilen bölünerek her bir paydaşa bağımsız birer parça verilmesi suretiyle ortaklığın sona erdirilmesidir. Bu yöntemin uygulanabilmesi için mülkün aynen taksime uygun bir niteliğinde olması gerekmektedir. Örneğin, bir tarım arazisinin veya arsanın coğrafi şartları ve değeri, bölünmeye elverişli olmasını zorunlu kılar. Aynen taksim yapıldığı durumlarda, her paydaşa verilecek parçanın eşit veya orantılı bir değerde olması gereklidir. Ancak, pratikte pek çok mülk aynen taksime uygun olmadığı için bu yöntem sınırlı olarak uygulanabilmektedir.

Aynen taksim yönteminin uygulanamadığı durumlarda ise ikinci yöntem olan satış yoluyla taksim devreye girmektedir. Bu yöntemde, mülk mahkeme kararıyla ile belirlenen bedel üzerinden satılır ve elde edilen gelir paydaşlar arasında paylaştırılır.

Satış, genellikle icra yolu ile gerçekleştirildiği için bu süreç bazen paydaşlar için zaman alıcı ve masraflı olabilmektedir. Ancak, bölünemeyen mülkler için bu yöntem en uygun çözüm yollarından biridir. Satışın gerçekleştirileceği piyasa koşulları ve mülkün değerlendirme raporları, bu yöntemin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamaktadır.

Mahkeme, her iki yöntemin uygulanabilirliğini değerlendirmek için davanın niteliğini, tarafların taleplerini ve mülkün özelliklerini dikkate alır. Özellikle, taraflar arasındaki anlaşmazlığın boyutu, mülkün aynen taksime uygun olup olmadığının belirlenmesinde etkili olmaktadır. Mahkeme tarafından verilecek karar, paydaşların haklarının dengeli bir şekilde korunmasını ve ortak mülkün değer kaybına uğramamasını hedeflemektedir.


C.      Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Ortaklığın giderilmesi davası, ortaklık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların paylaşılması veya satış yoluyla ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesini sağlamak amacıyla açılır. Bu davalarda yetkili ve görevli mahkeme, davanın konusuna göre belirlenir. Eğer dava konusu taşınmaz bir mal ise, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir ve bu yetki taraflar arasında yapılan sözleşmelerle değiştirilemez. Görevli mahkeme ise sulh hukuk mahkemesidir. Taşınır mallar için ise genel yetki kuralları uygulanır; bu durumda dava, taraflardan birinin yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde açılabilir. Taşınmaz mallara ilişkin kesin yetki kuralı taşınır mallarda uygulanmaz. Eğer bir bölgede sulh hukuk mahkemesi yoksa, bu durumda görevli mahkemenin işlevi, aynı yargı çevresindeki asliye hukuk mahkemesi tarafından yerine getirilir. Türk hukuk sisteminde, sulh hukuk mahkemesinin bulunmadığı yerlerde davaların aksamaması adına, bu mahkemenin görev alanındaki davalar asliye hukuk mahkemesi tarafından görülür.

 

Dava, ortaklardan herhangi biri tarafından bir dilekçe ile yetkili ve görevli sulh hukuk mahkemesine başvurularak açılır. Dilekçede, ortaklık konusu malın açıkça belirtilmesi, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin tanımlanması ve ortaklığın hangi yöntemle (paylaşma veya satış yoluyla) giderilmesinin talep edildiği belirtilmelidir. Taşınmaz mallar için mahkeme, malın bölünebilirliğini değerlendirerek, bölünmesi mümkün olan malları paylaştırabilir. Ancak bölünmesi mümkün olmayan mallar veya tarafların bu yönde talepte bulunduğu durumlarda, malın satışına karar verilerek açık artırma yoluyla bedel üzerinden paylaşımı sağlanır. Davanın açılabilmesi için gerekli harç ve gider avanslarının mahkemeye yatırılması gerekmektedir. Mahkeme, dava sonucunda taraflar arasındaki ortaklık ilişkisini hukuken sona erdirir ve malvarlığını taraflar arasında paylaştırır.

 

D.     Ortaklığın Giderilmesi Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler ile İstisnaları

 

Ortaklığın giderilmesi davasında, paydaşların bu davayı açabilmeleri için herhangi bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Ortaklık devam ettiği sürece, tarafların bu dava hakkı saklıdır. Paylı ya da elbirliği mülkiyete tabi olan taşınır veya taşınmaz mallar üzerindeki ortaklık sona erdirilene kadar, paydaşlar bu davayı açma hakkına sahiptir. Bu durum, Türk Medeni Kanunu’nda ortaklığın sona erdirilmesine yönelik bir süre kısıtlaması öngörülmemiş olmasından kaynaklanır. Ancak, mal üzerinde özel bir düzenleme veya anlaşma yapılmışsa, bu anlaşmaya bağlı olarak farklı süreler söz konusu olabilir.

 

Her ne kadar zamanaşımı süresi bulunmasa da, ortaklığın giderilmesi davası bazı durumlarda hak düşürücü sürelerle sınırlı olabilir. Örneğin, bir taşınmaz üzerinde intifa hakkı veya sınırlı ayni hakların bulunduğu hallerde, bu hakların süresi dolmadan ortaklığın giderilmesi davası açılması mümkün olmayabilir. Ayrıca, eğer taraflar arasında bir anlaşma ile ortaklığın belli bir süre boyunca devam ettirilmesi kararlaştırılmışsa, bu süre sona ermeden dava açılması mümkün değildir. Bunun yanı sıra, dava açılırken kötü niyetli girişimlerde bulunulması durumunda, mahkeme hukuki korumadan yararlanmayı sınırlayabilir. Bu nedenle, dava sürecinde tarafların haklarını kaybetmemesi için kanuni düzenlemeler ve somut olayın özellikleri dikkatlice değerlendirilmelidir.


E.      İcra Yoluyla Satış Prosedürleri ve Mali Sonuçlar

Ortaklığın giderilmesi davasında mahkeme, taşınır veya taşınmaz malın bölünebilir olup olmadığını değerlendirir. Bölünebilir mallar, paydaşlar arasında fiziksel olarak paylaştırılarak ortaklık sona erdirilir. Ancak, taşınmaz mallar ve bölünmesi mümkün olmayan taşınırlar için genellikle açık artırma yoluyla satış kararı verilir. Bu durumda, mahkeme, satış işleminin gerçekleştirilmesi için dosyayı icra müdürlüğüne gönderir. İcra müdürlüğü, taşınmaz veya taşınır malın açık artırma yoluyla satışını düzenler ve satış bedelini tarafların paylarına göre dağıtır. Bu süreç, taşınmaz mallarda genellikle daha karmaşık olup, ilan, ihale ve satış prosedürlerini içerir.

İcra müdürlüğü, mahkeme kararı doğrultusunda satış işlemini başlatır. Öncelikle malın değeri tespit edilerek bir bilirkişi raporu hazırlanır. Satış ilanı, İcra İflas Kanunu hükümlerine göre en az yedi gün önceden yapılır ve ilan kamuya duyurulur. Açık artırma sürecinde mal, ilk artırmada belirlenen bedelin en az %50’si üzerinden bir alıcı bulamazsa, ikinci artırmaya geçilir. İkinci artırmada mal, belirlenen bedelin altında olmamak kaydıyla en yüksek teklif veren kişiye satılır. Satış bedelinden icra masrafları ve yargılama giderleri düşüldükten sonra kalan tutar, tarafların hisseleri oranında paylaştırılır. Bu prosedürün sonunda taraflar arasındaki ortaklık hukuken sona erer ve bireysel mülkiyet hakları tesis edilir. Ancak, satış işleminin piyasa koşullarına bağlı olarak malın gerçek değerinin altında gerçekleşmesi riski bulunmaktadır. Bu nedenle, taraflar satış sürecini yakından takip etmeli ve hak kaybını önlemek için gerekli önlemleri almalıdır.


F.      Özel Durumlar ve Kısıtlamalar

Bazı durumlarda ortaklığın giderilmesi özel yasal düzenlemelere veya toplumsal çıkar gerekliliklerine tabidir. Şöyle ki,

 

· Aile Konutu: Aile birliğinin korunması, toplumsal yapının ve bireylerin refahının temel unsurlarından biridir. Bu nedenle, aile konutu niteliğindeki taşınmazlar, yasal olarak özel bir koruma altına alınmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince, aile konutu üzerinde ortaklığın giderilmesi talep edildiğinde, diğer eşin rızası aranmaktadır. Bu durum, özellikle konutun satışı ya da devri sırasında gündeme gelir. Eşlerden birinin onayı olmadan gerçekleştirilecek bir işlem, geçersizlik riski taşır. Böylece, aile bireylerinin barınma ihtiyacının devamlılığı güvence altına alınır ve aile birliği korunur. Mahkemeler, aile konutu niteliği taşıyan taşınmazlarda satışın veya ortaklığın giderilmesinin önüne geçerek, tarafların mağduriyetini önlemeyi hedefler. Bu tür taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi talebi incelenirken, genellikle çocukların ve eşlerin yaşam koşulları gibi sosyal faktörler de dikkate alınır.

 

· Tarım Arazileri: Ekonomik açıdan verimliliği ve toplumsal önemi nedeniyle özel yasal düzenlemelere tabidir. Arazi üzerinde ortaklık bulunduğunda, bölünmesi durumunda ekonomik değer kaybına neden olabilecek bir tarla ya da arazi, paydaşlardan birine tahsis edilerek korunmaya çalışılır. Türk Medeni Kanunu ve Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu gibi düzenlemeler, tarım arazilerinin korunmasını ve bu alanların bölünmesinin önüne geçilmesini hedefler. Öte yandan, ormanlar ve köy malları gibi taşınmazlar ise kamusal yarar doğrultusunda özel bir koruma altındadır. Bu tür taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi, doğanın korunması ve yerel halkın ortak ihtiyaçlarının gözetilmesi adına sınırlandırılmıştır. Örneğin, köy mallarının bölünerek kişisel mülkiyete dönüştürülmesi, köy tüzel kişiliğine zarar verebileceği için engellenebilir. Bu tür düzenlemeler, toplumun ortak çıkarlarını bireysel menfaatlere karşı korumayı amaçlamaktadır.


G.     Sonuç

Ortaklığın giderilmesi davası, mülkiyet hakkına ilişkin anlaşmazlıkların çözümünde kritik bir rol oynayan ve paydaşlara bireysel mülkiyet haklarını elde etme imkânı tanıyan önemli bir hukuki mekanizmadır. Bu dava türü, ortak mülkiyetin sona erdirilmesi sürecinde taşınmazların aynen taksim edilmesi veya satış yoluyla bedelinin paylaştırılması gibi yöntemlerle çözüme ulaşmayı hedefler. Aynen taksim yöntemi, taşınmazın bölünerek her bir paydaşa somut bir mülkiyet hakkı sağlamasını amaçlarken; satış yolu, mülkün ekonomik değerini koruyarak ve bu değeri adil bir şekilde paydaşlara dağıtarak tarafların haklarını teminat altına alır.

Bu süreçte mahkemeler, taşınmazın niteliği, paydaşların talepleri ve mülkiyetin ekonomik değerinin sürdürülebilirliği gibi unsurları titizlikle değerlendirerek adil bir çözüm sunmayı hedefler. Amaç, sadece tarafların haklarının dengeli bir şekilde korunmasını sağlamakla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda taşınmazın toplumsal ve ekonomik işlevinin devamlılığını teminat altına almaktır. Böylece, tarafların menfaatleri ile kamu yararı arasında bir denge kurulması gözetilir ve mülkiyet anlaşmazlıklarının çözümünde uzun vadeli bir memnuniyet sağlanır.

 

Saygılarımızla,

Özhelvacı & Partners

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page